Son Çözüm Mü?
Birkaç yıl önce baş rolünü Ted Danson’un oynadığı “Loch Ness” adında bir filmde çalışığımı hatırlıyorum. Sahnelerden birisinde İskoçya’da bir limanda su altındaydık. Bir gece yarısı bu limanın dibinde geceyi gündüz yapan 160Kw’lık bir ışığın altında deniz canlılarının renklerinin tadını çıkarıyordum.
Eşim Françoise benle su altındayken konuşabiliyordu! Onun mikrofonundan bir kablo aşağıdaki bir kemik kondüktörüne ulaşıyordu. Bu su geçirmez kutudaki küçük mikrofon kafatasıma, kulağın tam arkasından maskeme bağlı olarak temas ediyordu. Françoise’ın talimatlarını net bir şekilde duyabiliyordum.
Her zamanki gibi kablo yeterince uzun değildi ve en iyi kamera açısını elde etmek için kabloyu gerçekten ucu ucuna kullanıyordum. Arkamdan yukarıya doğru bakıyorum, sarı kablom kusursuz düz bir çizgi gibi uzanıyordu 50 foot uzaktaki yüzeyden.
Ansızın büyük bir yengeç gördüm, parlak ışıklarımızdan rahatsız olmuş olacak, limanın beton duvarını tırmanmış kabloma doğru iri penslerinden birini uzatıyordu. Kesecek miydi? Hayır, aslında kabloya tutunup hızlıca bana doğru ilerlemeye başladı! Bu hikayeyi ilk defa Soulution ekipmanı dinlediğim zaman hatırladım. Yengecin bilinmeyen ve heyecanlı sonuçlarla bana çarpacağı kesindi. Pre-amp, CD-çalar ve stereo güç amplifikatörü ile 6 ay yaşadıktan sonra, sonuçları, en azından, çok çok heyecanlıydı.
Kendine ait hiçbir sesi olmayan, kendine ait yepyeni bir kategori de olan, nasıl anlatılabilir. Vakum tüplü değil, transistörlü değil, yepyeni teknolojilerle donatılmış bir ekipmanlar nasıl anlatılır? Sanırım komponentlere bireysel olarak bakarak başlamak lazım, ilk sırada 720 pre-amplifikatör var. Ön yüzünde girişi seçeceğiniz ve ses seviyesini ayarlayabileceğiniz iki adet kontrol var. Açma kapama, sessizlik ve programlamayı kontrol eden 3 düğme’nin solunda da 3 satırlık bilgi ekranı bulunuyor. Pre-ampli’nin 3 adet dengelenmiş (XLR) girişi ve 4 adet dengelenmemiş girişi (RCA) var. Bu girişlerin bir tanesi pikap katı olarak ayrılmış. Çıkışlar ise hem RCA hem dengelenmiş olarak mevcut. Enteresan olan bir fonksiyon ise, eğer bir “hum loop” unuz varsa onun için XLR bağlantılarından topraklamayı kaldırabilmeniz.
İçine bakınca muhteşem inşa edilmiş bir makine ve her kanal için ayrı birer devre sistemi görüyorsunuz. Yani aslında bir “dual mono” sistem. Bu konfigürasyon, 105dB üzerinde, inanılmaz bir kanal ayrımı sağlıyor. Pre-ampli üzerindeki hiç birşey sıradan gözükmüyor. Mesela iyi bir örnek ses kontrolü. 8 adet 1dB’lik metal-foil rezistörle oluşturulmuş bir ses kontrolü. Bu prensipte harika bir fikir, çünkü her ses seviyesi için ayrı bir rezistör sisteminden geçmek çok saf bir ses kontrolü sağlayabilir. Bu tarz bir sistemin dezavantajı ses değişikliğinde rezistör “click” lerinin duyulması, ama Soulution buna da bir çözüm bulmuş.
Gerek ön panelden gerekse kumandadan sesi değiştirdiğiniz anda paralel bir ses kontrolü devreye giriyor. Bunun adı programlanabilir “gain” amplifikatörü ve siz sesi değiştirdiğiniz anda devreye girip istediğiniz seviyeye ulaşınca sinyali tekrar rezistörlerle oluşturulmuş kaliteli ses ağına iade ediyor. Rezistör klikleri artık geçmişte kaldı.
Moving coil (MC) pikap katı da bahsedilmeyi hak ediyor. Burada da devreler dual mono tasarımında ve gain 54dB veya 60dB olarak ayarlanabiliyor. Empedans ise 1K Ohm veya 100 Ohm’a ayarlamakta mümkün. Başka empedanslara ihtiyaç duyarsanız başka modüllerde mevcut. Pre-ampli içerisinde dijital devreler kullandığı için 2 adet güç kaynağı var. Bunlar kauçuk amortisör sistemleri üzerine kurulu. Bu amortisörler kasadan gelen titreşimleri azaltmaya yardımcı oluyor. Her giriş için gain seviyesini, başlangıç ses seviyesini, balans, ekranın parlaklığını ve her girişin bant genişliğini ayarlayabiliyorsunuz.
Bant genişliği mi? Dijital kaynaklar çok yüksek seviyelerde, yüksek frekans gürültü içerebilir ve bu da bir tür distorsiyondur. Pre-amplifikatörde bant genişliği 3 seviyede ayarlanabiliyor: limitsiz, 200Khz-3dB ve 20Khz-3dB aralığında.
Bu tasarımcının tasarıma yaklaşımı, kalitesinin bir kanıtıdır. Cyril Hammer ve ortağı Roland Manz’da birer odyofil ve bu durum tasarımlarında gerçekten belli oluyor. Pre-ampliyi kullandığım aylarda hiçbir klik, ıslık veya ses çıkarmadı, sadece saf, değiştirilmemiş müzik. Kalitesini ancak dinleyerek anlayabilirsiniz.
Peki ya CD çalar? Benimde bulunanın modeli 740. Firmanın 745 kodlu bir modeli de mevcut ancak tek fark, 745’in SACD de çalabilmesi. Benim deneyimim sadece CD çalan model ile sınırlı. CD çaların 4 adet dijital girişi bulunuyor. Bir adet optik, bir adet XLR, bir adet analog ve bir adette BNC. Bu benim için gerçekten müthiş çünkü 4 girişi de kullanıyorum.
Bir yorum ekleyin