Birinci Bölüme Ulaşmak İçin Tıklayınız
Optik girişe uydu alıcımı bağlıyorum. Analog girişte ise DVD çalarım var. BNC girişi diz üstü bilgisayarımdan yüksek çözünürlük dijital müzik çalmak için kullanıyorum. Son olarak da XLR girişe 24 bit192 KHz kullanım için Nagra dijital kayıt cihazımın AES/EBU çıkışına bağlı.
CD çalarla ilgili ilk fark edilen nokta 2 kutulu bir sistem kullanması. Ayrı büyük bir güç kaynağı kullanılarak cihaza 2 çoklu kablo bağlantı ile hayat veriyor. Transport bir Stream Unlimited ünite üzerine kurulu ve çift hızlı CD okuma görevi yapıyor. Bu da hatalı verinin bir kez daha okunmasına olanak sağlıyor. Hataların tümü sürücü tarafından değil ama Soulution’un kendi dijital işlemcisi (DSP) tarafından gerçek zamanlı olarak düzeltiliyor. Müzik data’sı büyük kapasiteli RAM’de depolanıyor ve sonra ikinci bir DSP örnekleme oranı çevriminin ardından 8 kez (8x) oversampling yapıyor. Soulution burada da yine sıradan bir çözüm değil, kendi algoritmalarını, Anagram Technologies tarafından temin edilen Sonic-2 modeli bir modül üzerinden kullanıyor. Dijitalden analoğa çevirim, Burr Brown PCM 1792 yongasetleri temelli ve dengelenmiş mod’da yongasetleri her kanal için birlikte çalışıyor.
Soulution tasarımcıları bu çeviriciler ile de sıra dışı olmayı başarmış, bu çevirim işlemi için gömülü upsampling kullanmamışlar. Müzik sinyali analog formuna çevrildiğinde klasik çıkış devrelerini değil, CD player’ın içerisindeki 720 pre-amp’teki çıkış devrelerinin türevlerini kullanıyor.
Tüm bu teknik veriler ve tasarım gerçekleri size duyacağınız ses ile ilgili fazla bir fikir vermeyebilir ama içine bir bakış attığınızda çok özel bir şeyler dinlemek üzere olduğunuzu anlarsınız. Geçmişte birçok muhteşem CD çalarım oldu. Levinson 30/31, Dennon’un ürettiği tam set bir DCS sistemi, Krell ve Audio Research, bunlardan sadece birkaç tanesi. Ancak hiçbirisi pişme süreci bitmiş Soulution’dan duyacağım ses için beni hazırlayamamış.
Daha öncedeki yazılarımda bir CD’yi dinlerken birkaç parçayı dinledikten sonra CD’yi değiştirmeye yöneldiğimden bahsetmiştim. Dijitalin düz ve hayatsız sesi ile ilgili çok şey yazıldı ancak bu ünite bana dijital sistemlerin emplementasyona ne kadar dayalı olduğunu düşündürdü. Şimdi kendimi daha öncesine kıyasla çok daha fazla parça dinlerken buluyorum.
Sonunda doğu bir şeyler oluyor! Dijital’e gelince keşke sizi evime davet edip Venedik kayıtlarını 24/192 çözünürlükte Nagra’dan Soulution’a yaptığım bağlantıdan dinletebilseydim. Gerçekten hayat değiştiren bir deneyim.
Tek bir şikayetim var, uzaktan kumandası ile ilgili. Küçük plastik el kumandası ünitenin kalitesini iyi yansıtamıyor. Elektronik nitelikte çok akıllı, pre-ampli ve CD çaları aynı cihazdan kontrol edebiliyorsunuz. Birçok “pürist”in kumandadan ses seviyesine yukarıdan baktığının farkındayım ancak bu kadar çok giriş ve ses değişikliğine ihtiyacınız olunca her defasında ayağa kalkıp ayar yapmak gerçekten zor. Kısacası 1dB’lik farklı seviyelerdeki kumanda gerçekten çok işe yarıyor.
Ve şimdi 710 stereo amplifikatör. Soulution 400W monobloklarda yapıyor ancak fiyatları 100.000 Dolar’dan fazla olunca, bir yerde çizgiyi çekmek gerekiyor. Ben mutlu bir şekilde 135W dual mono stereo amplifikatörümden çok memnunum.
Soulution Audio güç amplisi, Boulder 1060 transistörlü amplifikatörün yerini aldı. Aslında Boulder çok iyi yapılmış ve gerçekten bir çok hoparlörü iyi sürebilen, hırslı bir ampli. Ancak transistörlerden kaynaklı ambiyans, ton aşımı ve harmonikliklerde biraz zayıf. Bir önceki Lamm monobloklarıma kıyasla çok daha güvenilir bir ampliydi. Lamm’lerden 2 çiftim oldu ve patlayana kadar çalıştıklarında sesleri de gayet iyiydi, doğal olarak 2 ayrı defa patlamalarından fazla etkilenmedim.
Onlardan öncede kanal başı 20 watt güç üretebilen Kondo Kegon’larım vardı. Kondo’nun ne kadar iyi olduğunu çok okumuştum ancak onlarında kötü yönleri vardı. Şasi üretimi zayıftı, ayaklarının boyu bile aynı değildi ve ampli çalışırken sağdan-sola hareket ederdi. Aynı zamanda da gerçekten çalışılmış hoparlörleri süremiyordu. Marten Coltrane’lerimle Ohm Kuralı’nın etkileşimi ile ortaya değişik bir şey çıkmıştı; vıcık bir bas ve uzamayan tizler ağzımda kötü bit tat bıraktı. Bir M7 pikap katına da sahip oldum, ama İngiltere ithalatçısı 6 ayda ciddi bir arızayı bile gideremeyince ne diyebilirim ki.. Tabi bunlar benim deneyimlerim sadece.
Soulution bunların yanında çok farklı bir yerde duruyor. Bazı rakamlara bakacak olursak: kanal başına sadece 125Watt mı? Evet ama çıkışı 60 amperde veriyor. Damping faktörü 10.000 den fazla ve frekans cevabı DC’den 1megaherze kadar. Aynı zamanda küçük bir fil kadar da ağır! (80Kg yani) Kurulum yaparken çok dikkatli olmak lazım gerçekten bir yerlerinizi incitebilirsiniz. Amplide tüm sistemle aynı ayakları kullanıyor ve bunlar son derece iyi yapılmış. Alt taraflarında halı benzeri bir malzeme var ve buda onları benim sehpamda kolaylıkla kaydırmama olanak veriyor.
Ön panel çok sade ve görünüşü diğer komponentlere uyum sağlıyor. Arka tarafta ekranın parlaklığı için ve RCA ile dengelenmiş XLR girişleri seçmek için düğmeler var. Ampli üzerinde fanların hava alması için açıklıklar var ama onların çalışırken devreye girdiğine çok az şahit oldum. Ancak kullandıkları bağlantılarla ilgili 2 şikayetim var. İlki hoparlör terminalleri ile ilgili. Korkunç plastik kaplı tasarımlar. Tasarımlar EEC standartları ile uyumlu. Ancak kabloları bağladıktan sonra, onları sıkı şekilde sıkmanıza engel oluyor. Sanırım karşılaştığım en iyi hoparlör bağlantı terminali tasarımı Levinson amplilerindeki tasarımlardı. Gerçekten çok iyiydiler.
Diğer şikayetim ise IEC güç girişi. Bu arka panele 90 derecelik açıda yerleştirilmiş ve eğer kalın bir kablonuz varsa kabloyu sokete takmak gerçekten güç. Çünkü hoparlör kabloları önlerinden geçiyor. Bende çözümü güç kablosunu arkadaki tutma yerinden geçirerek yerleştirmekte buldum. Böylece kablo bükülmüyor ancak bunu yapabilmek için bağlantı aparatını kablodan sökerek geçirmem gerekti. Ancak kullandığım Kubala Sosna kablo standartların çok üstünde bir boyutta ve birçok standart kablo için sorun olmasa gerek.
Peki ya ses? Amplifikatör, CD çalar ve pre-amplinin kalitesine ayak uyduruyor. Soulution ekipmanları kendine has bir sesten ziyade tasarımcılarının bakış açısını yansıtıyor. Bu ürünü piyasaya sürmeden 10 yıla yakın araştırma ve geliştirme yapmışlar. Bence en önemli araştırma konuları da vakum tüpler ve transistör sistemlerini iyi yapan özelliklerin ne olduğu ve bu özelliklerin nasıl bir araya getirilebileceği ile ilgili yaptıkları çalışmalar.
Tasarımcıların göz attığı bir başka konuda, devreden sinyalin geçiş hızı ve titreşimin devrelere etkileri. Araştırmaların sonucu ne olursa olsun başarılarının yaşayan kanıtı ürünlerinde. Son 30 yılda geniş bir çeşitlilikte ekipmana sahip olduktan sonra her ürünün bir konuda söz verdiğini gözlemledim. Soulution ise her konu için söz vermiş. Peki bu sözleri tutabilmiş mi? Kesinlikle EVET! Ayrı ayrı kullanılınca ürünler harika ancak kolektif olarak kullanınca yeni bir dünyanın eşiğinde gibiler.
Peki hikayenin başındaki yengece ne oldu? Onu kafama koydum ve sudan çıkınca herkesin tepkisini izledim. Herkes parmakla gösterip şaşkınlıkla eğlenmiş gülüyordu. Beklenmeyenin karşısındaki insana özgü sevinç duygusunu sizde bu muhteşem ekipmanları dinleme fırsatı bulursanız ilk elden yaşayabilirsiniz. Gerçekten sahip olduklarımın en iyisi!
Mike Valentine
Çeviri: Adriano Penetti
Bir yorum ekleyin