Uzun zamandır üzerinde çalışmakta olduğum Pardus Linux’lu Multimedya PC projem şekilsel anlamda büyük ölçüde tamamlanmış durumda olduğundan artık ayrıntıları sizlerle paylaşabilirim. Pardus bildiğiniz gibi tamamen Linux bazlı bir işletim sistemi, Türk geliştiriciler tarafından yazılmış ve tamamı Türkçe. Linux biliyorsunuz özgür bir yazılım, tüm programlar bedava. Bu projedeki amacım, evde atıl durumda olan bir PC’nin çok az bir donanımsal masraf ile performanslı bir multimedya PC haline getirilmesi idi. Multimedya PC, aynı anda müzik dinleyebileceğiniz, film seyredebileceğiniz, internette dolaşabileceğiniz kısacası salonunuzda eğlence sisteminizin kalbine yerleşen özel bir bilgisayar versiyonudur. Biraz uğraşma ile PC’mi toparlamayı başardım. Aşağıda kullanılan komponentleri gördüğünüzde bu PC çalışır mı diyeceğinize eminim. Evet çalışıyor hemde kendinden daha hızlı bir çok PC’den çok daha verimli bir şekilde. Şaşırtıcı ama gerçek.
Bileşenler
Rahatlıkla görebileceğiniz gibi tüm komponentler oldukça modası geçmiş komponentler. Listemiz şu şekilde;
-Intel Pentium IV 1,8 GHz işlemci
-Gigabyte GA-8VT anakart
-512 MB SDRAM PC-133
-80 GB HDD Samsung 7200 RPM
-Gainward GeForce III Ti200 ekran kartı
-Creative Soundblaster Live ses kartı
-Avermedia TVPhone 98 Tv kartı
-Realtek ethernet kartı 10/100 Mbit
-Philips 16x DVD-ROM
-Tamamen modifiye edilmiş kasa ve soğutma sistemi
Kısaca donanım bileşenlerine bakış
Sistemimde ana amacım dijital müzik arşivimi dinlemek idi. Bunun yanısıra TV yayınlarını kaydetmek, internete girmek, DVD’lerimi izlemek gibi salonda bulunan bir PC’nin yapması gereken tüm işlemleri yapmayı istiyordum. Tüm bu işlemleri elimde bulunan komponentlerle yapmayı amaçladım. Kablolu yayınları kaydedebilen neredeyse 10 senelik bir TV kartı, eski PCI döneminin önemli ses kartlarından Creative Live elimdeki göreceli en kaliteli bileşenlerdi. LCD TV’ye çıkış alabilmek için oldukça iyi bir kart olan ama yine modası geçmiş bir Gainward kart kullandım. Sonradan satın aldığım tek komponent hard diskim idi. İlk etepata şüphelerim olduğundan çok kapasiteli bir disk almadım. Yine network bağlantısı için basit bir ethernet kartı evde fazlalık bir DVD-ROM sistemin ana yapısını oluşturdu. PIII 100 Mhz işelmeci kullanmayı planlarken daha üst bir işlemci denk gelince PIV tercih ettim. Kasayı ise komple kendim modifiye ederek kullandım. Nasıl oldukça basit bir sistem gibi gözüküyor değil mi ?
Donanımsal modifikasyonlar
Şimdilik deneme amaçlı bir 80 Gb’lik bir hard disk kullandığım PC’imde yakın zamanda 250 ila 300 Gb’lik bir hard disk takacağım. Öncelikle Samsung disklerin bir özelliğinden bahsetmek istiyorum. Genel anlamda benim kullandığım diskler içerisinde en sessiz disklerin Samsung markasına ait olduğunu söylemeliyim. Hard diski kasama monte ederken musluklarda kullanılan kaucuk pabuclardan 4 adetini hard disk ile kasa arasına taktım. Bundaki amaç hard diskin oluşturduğu distorsiyonun kasaya aktarılmasını önlemek. Açıkcası bu basit yöntem oldukça etkili bir gürültü engelleme mekanizması. Ayrıca hard diskin takıldığı bölümü özel bir kaplama ile kapattım. Bu noktada hard diskin fazlaca ısınması sorununda mekanik bir arıza oluşma ihtimali var. Bunu önlemek için daha önceki makinelerimde kullandığım dışarıdan fanla hard disk üzerine ufak bir boru ile hava püskürtme yöntemini kullandım. Bu yöntemle neredeyse 1 aydır makine gayet rahat bir şekilde çalışıyor. Benzer bir yöntem ile ekran kartı ve işlemci soğutması da sağlanabilir hale getirildi. Ayrıca ekran kartının Bios’undan müdahale ederek kararlı bir downgrade yapıldı. Aynı durum işlemci içinde geçerli.
PC kasasında birazcık (!!!) modifikasyon yaptım. Kendi halinde mümkün olan en az masrafa en performanslı kasayı yapmak benim için geçmişten bu güne en büyük takıntılarımdan bir tanesidir. Bu projemde 200 Watt’lık güç kaynağına sahip OEM bir kasa kullandım. Öncelikle kasanın ön ve üst kapaklarını söküp, yeniden tasarladım. Burada kullandığım malzemeyi İstanbul’dan kardeşim gönderdi. Özellikle reklamcılık sektöründe kullanılan üst üste strafor ve özel kağıt kullanılarak yapılmış bir kaplama malzemesi. Tam olarak nedir bilmesem de sesi hapsetmek konusunda oldukça başarılı bir malzeme. En önemli özelliği dış bölümünün neredeyse lake kaplama gibi olması. Kasam bu sayede çok şık bir hale geldi. Bu kaplamanın altına strafor ve akustik örtü denilen ve yapı marketlerde bulunan bir malzeme kullandım. Aynı malzeme ile kasanın yan duvarlarıda örtüldü. Tüm bunların yanısıra yan kapakları “0” numara zımpara ile düzelterek sprey boya ile boyadım. Bu noktada kullanılması gereken zımpara türü su zımparası. Bu sayede oldukça pürüzsüz bir yüzey elde ettim. Kullandığım sprey piyasada bulabileceğiniz en dandik sprey boyalardan birisi olan Formula marka. Bu ürüne dandik dememin sebebi, sadece fiyatla ilgili ama boya kalitesi bence çok başarılı. Ve biraz el alışkanlığı ile harika bir boya yapılabiliyor. Kasanın iç soğutmasını bolca aluminyum parça ile desteklenmiş fan ve hortumlar ile yaptım. Alüminyum soğutucuları satın alabileceğiniz gibi çıkma işlemci soğutucularını da kullanabilirsiniz. Tabii unutmadan yazmam gereken bir diğer önemli nokta eğer bu işe fazladan bütçe ayırmak isterseniz aluminyum bir kasa satın alıp, ekstra bir soğutma elde edebilirsiniz. Fan konusunda önemli bir noktaya da parmak basalım. Eğer daha az gürültü istiyorsanız mümkün olan en büyük çaplı fanı kullanın. Daha yüksek çaplı fan demek daha az gürültü demektir. Ayrıca fanın pallerinden büyüklüğü daha fazla hava akımı sağlar. Ufak potanslar sayesinde fanın devri de düşürülebilir. Düşük devir ve fan pallerinin büyüklüğü sayesinde fanlardan gürültüsü azaltılabilir. Bu sayede kasamız büyük ölçüde sessizleştirilebilir.
Kasa üzerinde yaptığım bir diğer operasyon ise biraz alışılmadık (!!!) Bu alışılmadık durumun sebebi, PC kasasını müzik sistemimin bulunduğu rack’ın arkasına koyma planımdan dolayı tüm PC kontrolörlerini kasa dışarısına almak durumunda kaldım. Anakart üzerinde bulunan pinlerden yepyeni bir kablo seti oluşturup, bunu da güzelce ekranlayıp neredeyse 1,5 metre civarında uzattım. Bu uzattığım kablolar ile PC’nin açma kapama düğmesi, reset tuşu, fonksiyon ışığı ve hard disk aktivasyon ledleri ayrı bir kasa içerisinde toparladım. Bu sayede makinenin çalışma durumu ve açıp kapatma fonksiyonları bir kaç metre uzaktan kontrol edilebilir hale geldi. Aslında aynı operasyonu Philips DVD sürücüyüde dışarıdan operasyonel hale getirecek iken, bir anda eski modelde olsa bir iOmega harici CD sürücü yardımıma yetişti. (bir dosta teşekkürler) Aslında bir DVD yazıcıyı sisteme dahil edecekken bu sayede ama server’ımı sökmekten kurtuldum. Şimdilik bir süre bu şekilde idare edebilirim. Bir şeyleri kaydetmem gerekirse network sistemim üzerinden ana server’a bağlanıp ana server’ın DVD yazıcısı ile işimi halledebiliyorum. Birazcık uzun bir network kablosu kullanıyorum ama en azından wireless sistemlerine göre hem daha ucuz hemde veri aktarımı olarak daha stabil bir sistem. Tabii ki biraz masraf yaparak wireless aktarıcı ve sinyal arttırıcılar kullanarak stabil bir kablosuz ağ kurabilirsiniz. Neyse bu parçanında takılmasıyla PC, rack sistemimin arkasından tamamen kontrol edilebilir hale geldi. Tabii sisteme eklediğim RF bir klavye/mouse setini de eklemem gerekir.
Birazda yazılım konuşalım
Şimdilik donanım konusuna bir ara vereyim. İşletim sistemimizden bahsetmek istiyorum. Sistemimizin kalbinde Pardus 2007.1 Felis Chaus işletim sistemi var. Bu Uludağ Üniversitesi ve Tübitak tarafından geliştirilmiş bir Linux bazlı işletim sistemi ve bedava. Bu PC’de kullanılmasının en önemli sebeplerden bir tanesi özgür yazılımların bedava olması. Pardus’u kurduğunuzda size gerekli olan tüm programlar işletim sistemi ile birlikte geliyor. Kullanım açısından ben Linux’a çok yabancı olmasam da ilk günlerde biraz zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama oldukça fazla forum, mail grubu ve yabancı dokümantasyon ile sorunlarımı birer birer çözdüm. Ben şahsım adına kesinlikle kopya yazılıma karşı bir insanım. Windows tabanlı sistemimde de neredeyse tamamen özgür yazılımları tercih ederken, Pardus’ta tüm yazılımlar bedava. Pardus Linux’a özgü Etc3 dosya sistemini kullanıyor ama FAT32’yi de rahatlıkla görebiliyor. İlk zamanlar NTFS’yi tanımakta zorlanırken şu an o sorunda çözülmüş durumda. Donanım desteği oldukça gelişmiş olsa da arada sorunlar çıkabiliyor. Biraz uğraşma hatta bazen cebelleşmeler ile sorunlar çözülüyor. Benim başıma en çok gelen sorun ne zaman ekran kartı ile uğraşsam ses kartının çökmesi idi. Sonunda tüm sürücülerin optimize edilmesiyle bu sorunda ortadan kalktı. Her ne sorun olursa olsun neredeyse 300 dolar cebimde kaldı. Bu işletim sistemi denemeye değer mi, kesinlikle evet. Kullanışlı mı, kesinlikle evet. Tavsiye eder misin, kesinlikle evet. Tek söylenebilecek şey, bu projede emeği geçenlere teşekkür etmek.
Amarok hakkında kısaca
Amarok çok ilginç ve üstün bir program. Açıkcası üzerine para verseniz bence bundan iyisini bulabilmeniz gerçekten mümkün değil. Neredeyse güncel tüm formatlara destek veren program APE, FLAC, OGG ve aklınıza gelen tüm formatları çalıyor. Tüm arşivinizi klasifiye edebiliyor, albüm bilgilerini indirebiliyor, şarkı sözlerini ve albüm resimlerini tamamlıyor hatta eksik bilgileri de tamamlayabiliyor. Amarok, KDE’nin bir bileşeni ve Pardus ile birlikte geliyor. Bu sayede PC’miz gerçekten bir multimedya merkezi haline geliyor. Amarok özgür bir yazılım olduğu için devamlı yeni özellikler geliştiriliyor ve indirilmeye hazır hale getiriliyor. Onlarca farklı tema, yeni özellikler ve hatta ufak dahili programcıklar ile program zenginleştikçe zenginleşiyor. Amarok haricinde Kaffeine gibi diğer multimedya programları sayesinde PC’miz gerçek bir multimedya canavarı haline geliyor. kesinlikle çok sıkı programlar. Kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Son sözler
Bu PC projem aslında deneysel bir amaçla başlayıp neredeyse şu an en çok kullandığım PC’im haline geldi. Tüm güncel sürücüleri yükleyip, birazcık forumları karıştırıp bilgi edinince ve alışkanlık kazanınca Pardus bence maharetini gösteriyor. Ses kalitesi benim gözümde Windows bazlı sistemlerden bir adım önde. Hatta oldukça iddialı bir laf olarak yorumlanabilir ama giriş ve giriş üstü seviyede bir çok CD okuyucu kadar iyi bir performans gösteriyor. Eğer Kmix ile gain ve frekans yapılarını optimize ederseniz ve buna güncel Kernel ve Alsa sürücülerini eklerseniz performans gerçekten dinlemeye değer. Bu konudaki iddialı durumun farkındayım ama sistemimi referans bir hi-end sistemi önünde optimize ettim. Bunun akabinde makinemi görücüye çıkarttığım bir grup odyofil PC’nin performansını şaşkın gözler ile seyrettiler. Çok iyi CD player’lar ile karşılaştırma sonuçlarını bilahare açıklarım ama kullanım kolaylığı ve genel ses kalitesi ile benim sistemimin demirbaşı haline geldi bu PC. Bu noktada gerçekten “özgür yazılım, özgürlük demek” miş demeliyim. İleride harici bir DAC, daha iyi bir ses kartı daha iyi yedekleme çözümleri ile bu PC’nin daha da performanslı hale geleceğine inancım tam.
Teşekkürler
Bu projeyle ilgili teşekkür etmem gereken bir kaç kişi var gerçekten. Öncelikle sitemizin hifi forumunda ve diğer bir çok forumda bıkmadan usanmadan PC bazlı müzik sistemleri ile ilgili yazılar yazıp bizleri bilgilendiren hatta bu PC’nin varolmasına sebep olanlardan birisi hatta en önemlisi Sayın Sinan Beşkurt’tur. Bu konularda geçmişten bu güne çeşitli yazı yazan diğer bir arkadaşımız da Sayın “Frustrated”tır (isminizi bilmiyorum kusura bakmayın :) ) Kendisininde bu projede influence anlamında etkisi olmuştur. Bunun haricinde PC’nin donanım kısmının büyük bir bölümünü sağlayan Barış Abi’ye ve diğer gerekli parçaları tedarik eden Burojen‘den Levent Bey’e , hemen her projede bana destek olan Hamdi Abi’ye ve sevgili B.M.’ye, bu projede her zamanki gibi bana destek veren Seçil’e ve bu harika yazılımda emeği geçen herkese kucak dolusu teşekkürler.
Hakan Cezayirli
Bir yorum ekleyin