Lucian Ban / Mat Maneri – Transylvanian Concert albümünün sample’ı elime geçtiğinde hiçbir şey ifade etmedi. Dinledikçe albüm çok hoşuma gitti ve son zamanlardaki favorilerimden. Lucian Ban, 1969 doğumlu Romen kökenli bir piyanist. Vampirleri ile ünlü Transylvania’da doğan Lucian Ban, düğün ve çeşitli organizasyonlarda müzik yaparak kariyerine başlıyor. Erken yaşlarda klasik piyano eğitimi alan Lucian Ban arkasından kendi caz topluluğunu kurup memleketi Romanya’da albümler yayınlıyor. 1990′ların sonunda New York’a taşınığ müzik eğitimine devam ediyor. Bu sırada başarılı albümler yayınlıyor. Mat Maneri 1969 yılı doğumlu Amerikalı caz kemancısı. Farklı yaylı çalıgılara da hakim olan Maneri, yine erken yaşlarda müzik eğitimi alan bir isim.
Kariyeri boyunca Cecil Taylor, Matthew Shipp, Joe Morris, Joe Maneri, Gerald Cleaver, Tim Berne, Borah Bergman, Mark Dresser, William Parker, Michael Formanek, John Lockwood gibi isimlerle çalışma fırsatı bulmuş. ilk kayıtlarını 90′ların sonunda yayınlayan Maneri günümüzde farklı topluluklarla çalışıyor. 2013 yılında yayınlanan albümü müzik setime koyduğumda ikilinin performansına bayıldım. Her iki müzisyende emprovizasyon geleneğini bildiklerini belli ettikleri gibi oda müziğine de hakim oldukları anlaşılıyor. Albümde çok acvayip performanslar duymak olası. Zaman zaman cazdan, folk öğelerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Albümde kendi bestelerinin yanında Joe Maneri dörtlüsünden ‘Nobody Knows the Trouble I’ve Seen’ gibi şarkılar var. “Transylvanian Concert” Romen piyanistin ilk ECM kaydı. Maeri’yi ise farklı albümlerde görmek mümkün. “Monastery” şarkısına odaklanıyorum. Bir yanıyla son derece depresif olan parça güzel bir piyano pasajının devreye girmesinin ardından keman ile piyano atışması şeklinde devam ediyor. Piyano her zaman sistemleri zorlayan bir enstrümandır. Gold Note CD-7 firmanın genel ses karakterini yansıtıyor. Piyano tonlaması güzel.
Yenilikçi bir çalışma ile devam edelim. Broken Beethoven in Seven Parts. Bu aslında various artist yani farklı müzisyenlerden oluşan bir çalışma. Ancak durum öyle basit değil. Ben çözebildiğim kadarını size anlatayım… Çözüm sürecinde müzik dosyasının içerisinde gelen PDF dosyasından faydalandım. Kısa birer özet var aşağıda ama bunlar sadece özet. Sizlerde bırakacağı etki farklı olacaktır en azından bende çok farklı oldu. Çok acayip bir çalışma olmuş. Bayıldım. Albümü ücretsiz şekilde indirip dinlediğinizde bir kaç delinin yaptığı garip işler diyerek bir kenara bırakabilir veya bir kaç delinin ama konuya da fena halde vakıf bir kaç delinin yaptığı çok farklı bir iş olarak ne olduğuna şaşanlar olabilir. Açıkçası bu tarz albümler elime geçince -ki genelde independent/bağımsız yayınlanır- hayatım renklenir ve gömü bulmuş gibi sevinirim. Ortada öyle bir garip durum var ki, bir grup deli bazı ilginç işler yapmış, bir grup deli bir internet sitesi üzerinden ücretsiz yayınlamış, bir grup deli de albümü indirip dinlemiş. Wolfgang Liebhart imzalı Bazaar Viennoise yine değişik bir çalışma. Ludwig Van Beethoven’ın da Türk Marşından (Mozart’ın ki değil) bölümlerde içeren parça Viyana şehrinin çok kültürlü yapısını yansıtmak üzere farklı milletlerden satıcılarının konuşmaları, farklı melodilerden birleştirilen bir kolaj ile zenginleştirilmiş. Şarkının en önemli özelliği arka planın kaotik olması. Konuşmalar, bağrışlar, üst bölümde müzik. Detay seviyesi tatmin edici. Arka plandaki kaos başarı ile iletiliyor sisteme.
Nine Inch Nails Amerikalı bir endüstriyel rock topluluğu belki de platformu demek gerekiyor. Aslında yaz sonunda yayınlanan albümü tatil dolayısıyla geç edindim ama durum güzel. Albüm “Copy of A” şarkısı ile başlayan promosyon hareketinin ardından binbir çeşit versiyonla pazara sunuldu. Hemen her dijital müzik satış platformunda bulunan albümün standart versiyonunun yanında “Audiophile Mastered Version” ve “Deluxe Edition”ı var. Topluluğun sekizinci albümü olan Hesitation Marks benim şahsi beklentilerimi karşıladığı gibi bu senenin türünde en iyi albümü şimdilik. Albüm bol bol elektronik öğelerle süslenmiş yapıda. Zaten “Copy of A” bedava olduğundan albüm hakkında bir fikir veriyor. Ancak bu kez ilginç olan şey, daha sade balad(ımtrak) şarkılarda ciddi bir başarı var ki, Nine Inch Nails açısından her şey oturmuş artık dedirtiyor insan. Alınılası dinlenilesi bir albüm; tabi sadece türün meraklılarına… Albüm oldukça garip yapıda. Bir yandan elektronikler, zaman zaman sertleşen melodiler. Gold Note CD-7 bu bölümleri çok başarılı bir şekilde atlattığı gibi bana sorarsanız büyük abilerinden avantajlı olduğu noktalarda yok değil.
Gold Note CD-7 bir yönüyle zorlu bir ürün. Bunun en önemli sebebi kompakt yapılı cihazların ülkemizde daha çok yaygın şekilde kullanılmaması. Ancak bu tarz sistemler hoşunuza gidiyor ve küçük bir yer kaplayıp neredeyse tam boy bir hifi sisteminin ulaştığı performansa sahip olayım diyorsanız CD-7 ülkemizdeki ender CD çalar örneklerinden bir tanesi. Örneğin yine İtalyan firmanın AP7 entegre amplifikatörü ile eşleyerek makul mantıklı fiyatlara oldukça performanslı çalan göreceli küçük bir sistem elde etmeniz mümkün. Gold Note CD-7, firmanın kaynak cihazlara bakış açısından sapmadan genel ses karakteristiğini devam ettiriyor. Yaklaşık 800 Euro’luk fiyatı ile giriş seviyesinin bir tık üzerine oturan şık ve ses performansı ortalamanın üzerinde bir CD çalar…
Gold Note CD-7
Frekans Cevabı: 20Hz – 20kHz, +/-0.3dB THD (Toplam Harmonik Distorsiyon) 0,001% Max. Sinyal/Gürültü Oranı: 115db Dinamik Cevap: 125dB Analog Çıkış: Stereo RCA ve XLR Güç Katı: Electro-Power™ 100/260Volt 50/60Hz super linear transformatör Ölçüler: 200mm L x 80mm H x 260mm
Fiyat: 780 Euro (KDV Dahil)
Temsilci Fil Elektronik / www.filelektronik.com
Bir yorum ekleyin