Marianne Faithfull – Horses and High Heels. Popüler kültürün 60′lardan bu yana en renkli figürlerinden olan Marianne Faithfull muhteşem bir ‘coverlar ve orijinaller’ albümü ile tekrar karşımızda. Kötü günleri geride bıraktığını albümdeki kendine ait dört parça ile haber veren Faithfull ,’Horses and High Heels’ın ana çatısını ise coverlar ile kurmuş. Birlikte en verimli çalıştığı prodüktörlerden Hal Willner’la ‘Horses and High Heels’ı kotaran sanatçı ortak albümleri ‘Strange Weather’ ve ‘Easy Come Easy Go’ çizgisinde ilerleyen bir albüm yapmış. Albüm, ‘Twilight Singer’dan ödünç alınmış açılış şarkısı ‘Stations’, Shangri-Las’ın ‘Past, Present and Future’ı ve Carole King/Gerry Goffin klasiği ‘Goin’ Back’ gibi parçalarla karartılı bir ses evreni sunuyor. Kaydedildiği New Orleans ruhunu ise Joe and Ann’ın ‘Gee Baby’si ve Allen Toussaint imzalı ‘Back in my Baby’s Arms’ gibi parçalarla yansıtıyor. Alışılageldik bir pop rock albümü olmanın ötesinde içinde caz, soul, blues ve hatta klasik müzik ile dünya müziği göndermeleri olan ‘Horses and High Heels’ sayesinde büyük yıldızla özlem giderdiğimiz gibi kariyerinin en iyi albümlerinden birine kavuşuyoruz. Allen Toussaint şarkısı Back in my Baby’s Arms’a bakalım. Şarkının alt yapısında etkileyici bas ve sertçe olarak nitelendirilebilecek davul bölümleri, yaylılar, koro bölümleri ve Marianne Faithfull’un günümüzde benzersiz hale gelmiş sesinden oluşan bu etkileyici kombinasyonda V-100 iyi performans gösteriyor. Bas performansı son derece başarılı. Yaylılar biraz daha yumuşak mı çalmalıydı diye düşünürken cihazı daha fazla kullanarak yaptığım ikinci tur dinlemede taşlar yerine biraz daha oturuyor.
Ece Göksu – Masal. Masal, müzisyenin ilk albümü ecnebilerin deyimiyle debut albümü. Ece Göksu, tabii ki vokalde. Can Çankaya piyano, Scott Colberg bas, Robert Mehmet İkiz. Bu müzisyenlerden Colberg ve İkiz yanılmıyorsam yurt dışında yaşıyorlar. Muhtemelen albümün kaydı için bu dörtlü hep birlikte buluşmuş. Bu dörtlüye bazı şarkılarda trompette İmer Demirer, tenor saksofonda Engin Recepoğulları ve trombonda Bulut Gülen eşlik ediyorlar. Albüm gerçekten çok güzel bir intro ile başlıyor. Albümü dinledikten bir süre sonra kendinizi ortalarda “pam pam” diyerek ortalıkta dolaşırken bulursanız şaşırmayın. Hemen ardından intro ile aynı adlı “Neden” şarkısı başlıyor. Bakalım Türkçe olmuş mu, olmamış mı sorusunun ilk yanıtını alacağız. Açıkçası bence hiçbir sıkıntı yok. Şarkının sözleri de hiç zorlama değil, besteye de gayet güzel oturmuş. Şarkı zaten sözleri ısrarla insanın kulağına sokmuyor. Şarkının orta bölümünde uzun bir tenor saksofon bölümü var. Sakin yapıda bir şarkı ki, albümün genelinde büyük inişler çıkışlar yok. Genel olarak vokal tonlarına bakıyorum. CD çalar olarak kendi Frankenstein CD çalarımı kullanıyorum. Amplifikatör albümü keyifle dinletebilecek bir performans gösteriyor. Vokal performansı bu seviyedeki bir cihaz için çok başarılı demek doğru olur…
Benim en sevdiğim rap topluluğu olan Public Enemy’e bir bakış atalım. Hip hop ve rap tarihinin belki de en önemli topluluklarından bir tanesi olan Public Enemy, 1980′lerde kuruldu. New York sahnesinde yer altında alt kültürün bir parçası olarak başlayan müzik hayatları boyunca her zaman söyleyecek bir fikirleri olmuştur. Özellikle Amerikan politik yaşamına ve cumhuriyetçi yaşam tarzına özellikle de ırkçılığa karşı savaş açan topluluk 90′larda geniş kitlelerin ilgisini çekmeyi başardı. Topluluğun asıl kadrosu Chuck D, kafadan çatlak boynunda saat ile dolaşan Flavor Flav ve DJ Lord’dur. 2000′li yıllara gelinirken DJ Lord yerine Terminator X topluluğa dahil olmuştur. Public Enemy cephesinde müzik haydi gelin dans edelim müziği değildir. Zaman zaman şiire yaklaşan metinlerin hip hop müziği üzerine okunmasıdır. Özellikle Apocalypse 91… The Enemy Strikes Black albümünde bu durum ortaya çıkar. Albümden “Shut’em Down” şarkısını ele almak istiyorum. Neredeyse sözleri dahil ezbere bildiğim klasik Public Enemy tarzı bir şarkı. Hifi dünyasında üst uç sınıf sistemlerde bazen istediğimiz tadı yakalayamadığımız bu tarz şarkılar giriş ve orta seviye sistemlerde ve bas performansı bir (kaç) adım ileri de sistemlerde nedense daha keyifli dinleniyor. Bu duruma benim 3W gücündeki amplifikatörüm de dahil, zaten bu yüzden el altında bir solid state amplifikatör tutuyorum… “Shut’em Down” yavaş tempolu vokallerin altına döşenmiş drum”n”bass bölümleri ve nakarat bölümlerinde sertleşip arkasından skratch bölümleri ile zenginleşen ancak müziğin ikinci planda olduğu, Kara Panterler üzerinden günümüze atıfları ile sözlerin ön planda olduğu bir şarkı. Sesi yükseltiyorum, bas performansı gayet güzel. Hırçın bölümler gayet etkileyici.
Gelelim son sözlere. Audio Block V-100 entegre amplifikatör giriş seviyesinde bence çok iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Amplifikatörü layığı ile kullanabilmek için hassasiyeti yüksek ve empedans açısından stabil bir hoparlör ile eşleştirmenizi tavsiye ederim. Gerek yapım kalitesi gerekse performansı ile beni şaşırtmayı başardı. Üründe hiç fena performans göstermeyen bir MM pikap katıda geliyor. KDV dahil 680 Euro’luk fiyat etiketi onu giriş seviyesinin bir tık üzerine konumlandırıyor. Bu pazarda çok ciddi bir rekabet var ülkemizde. Audio Block V-100 bir çoğunu Stereo Mecmuası’nda konuk ettiğimiz rakiplerinden aşağıda kalmadığı gibi özellikle şasinin kalitesi dikkat çekiyor. Hoparlör seçimine dikkat edilerek keyifle kullanılabilecek bir ürün.
Audio Block V-100 Entegre Amplifikatör
Entegre Amplifikatör. Output: 50W x 2 at 4 Ohm @1%THD Harmonic distortion: Crosstalk: 80dB Frequency band: 10-26KHz, + 1 dB, -3dB – 6 Stereo Inputs incl. Phono Dimensions (B/H/T): 440/80/285mm
Fiyat: 680 Euro (KDV Dahil)
Temsilci: Batur Hifi / www.btrhifi.com
Bir yorum ekleyin