Raspberry Pi Maceraları Önsöz

Stereo Mecmuası’nda uzun soluklu bir yazı dizisine başlamaya hazırlanıyoruz. Bu yazı dizisinde Raspberry Pi kullanarak ağ üzerinden müzik dosyalarınızı çalabileceğiniz bir streamer, tam teşekküllü bir DAC ünitesi, kaynak olarak sisteminize ekleyebileceğiniz basit bir müzik çalar, medya oynatıcı, hatta bir retro oyun konsolu yapacağız. Hemen bir not düşelim, oyun konsolu ile alakalı kısımlar, Stereo Mecmuası’nın ana temasına uygun olmadığı için bu yazıları kendi bloğumda yayınlayacağım. Tüm bu projeleri zaman içerisinde birer rehber olarak okuyucularımıza sunmayı planlıyoruz. Bu projelerin tamamı büyük ölçüde DIY projeler olacak ve bahsettiğimiz tüm farklı konfigürasyonlar için maliyet anlamında tahminen toplamda 100 Dolar gibi bir tutarın altında kalacağız. Amacımız kolay ulaşılabilir, maliyeti düşük, genç okuyucularımızdan, bütçesi sınırlı meraklılara kadar geniş bir kitleyi SBC denilen tek kartlı bir bilgisayarlar ve Linux türevleri ile tanıştırmak.  Tek kartlı bilgisayarlar ve Linux işin içerisine girdiği zaman tabii ki DIY olayı ister istemez karşımıza çıkıyor :)

Tabii bu basit ve bir o kadar mütevazi projeler sonucunda ortaya çıkacak cihazlar tabii ki günümüzün iddialı ürünlerinin yanında daha geride sonuçlar verecek ancak şunu söyleyeyim bazılarında elde edeceğiniz sonuçlar gerçekten şaşırtıcı ve bir o kadar sorgulatıcı olacak. En azından fiyat performans kriteri açısından oldukça ortaya başarılı bir tablo çıkacağını düşünüyorum. Bu projelerin ön hazırlığı, araştırması ve kurulumu her ne kadar basit olsa da, araştırma yapabilmek için oldukça iyi yabancı dile özellikle de İngilizceye, ortalamanın üzerinde bir yazılım bilgisine ihtiyacınız var. Bu yazı dizisinde amacımız olayları sizler için mümkün olduğunca basitleştirip, neredeyse “armut piş ağzıma düş” hale getirebilmek. Hatta belki bazı yazılımları sitemiz üzerinden sizlere sunarız ve tak-çalıştır hale getiririz.

Peki bu olay nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. Aslında seneler önce sanırım 2012 yılında Raspberry Pi’nin ilk versiyonunu satın almış ve vakit geçirmiştim. O dönemlerde her şey daha emekleme aşamasındaydı ve üzerinde fazla vakit geçirmemiştim. Seneler sonra sevgili Murat Akduman bana  tamamen özelleştirilmiş bir Raspberry Pi2 kartı gönderince ve bunun üzerinde bazı denemeler yapınca, konuyu insanlarla paylaşmak gerektiğine karar verdim. Yazıları zaman içerisinde peyderpey yayınlamayı planlıyorum, çünkü bende bir çok şeyi öğreniyor ve zaman bulabildiğim ölçüde uyguluyorum. Uzun lafın kısası deneyim sahibi oluyorum. Hatta olaya fena halde sardım diyelim :)

Peki bu Raspberry Pi nedir, ne iş yapar?

İngiltere’de Raspberry Pi Vakfı tarafından, okullarda bilgisayar konusunda gelişim sağlamak ve yazılım geliştirmeyi desteklemek amacı ile geliştirilmiş üretilmiş minik bilgisayarlara Raspberry Pi ismi veriliyor. Bu minik bilgisayarlar kredi kartı büyüklüğünde ve ecnebiler bu kartlara Single-board computer (SBC) adını veriyorlar.  Vakfın hayali,  İngiltere’de her okulda her öğrenciye bir adet bu bilgisayarlardan vererek çocukların kendilerini geliştirmesini sağlamak. Günümüzde fiyatları 5 ila 35 Dolar aralığında değişen bu mini bilgisayarlar ile yapılmış öyle projeler var ki, insan hayret ediyor.

Asıl amacı öğrenim olan bu kartlar, bilgisayar meraklıları tarafından sahiplenilince, bir devrim yaşanmaya başladı. İşletim sistemlerinden, yazılımlara, basit aksesuarlardan, gelişmiş kart ve sensörlere kadar bir çok ürün ortaya çıktı. Yazılım ve donanım konusundaki bu zenginlikten faydalanmak bizlerin elinde…

Evet Raspberry Pi kartlardan daha iyileri de piyasada mevcut ve hemen her gün yeni bir SBC ortaya çıkıyor. Ancak fiyat performans oranı ve yazılım desteği ile Raspberry Pi bambaşka bir yere sahip. Sanırım insanların en sevdiği şey, bu geniş topluluğun bir parçası olmak. Kendimden örnek vereyim; bugün elimin altında bir sürü DAC, oldukça kuvvetli bilgisayarlar var ve bunlarla hiç vakit kaybetmeden yazının başında saydığım işleri yapabilmem mümkün. Ancak bu imkanlara sahip olmayan veya işten güçten bu tarz işlerle ilgilenmeyip gözden kaçıran bir sürü okuyucumuzun olduğuna da eminim.

Herşeyin ötesinde bu projeler, aslında çok basit teknolojiler ve çok makul fiyatlar ile ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimizi gösteriyor. Basit bir müzik dosyasını streamer’ımıza gönderebilmek için bilmem kaç Ghz hızında işlemcilere, Gigabyte’larca RAM’e ihtiyacımız yok. Hatta elinizde tuttuğunuz cep telefonları bile ihtiyacınız olan bir çok işlemi çok kolaylıkla yapabilirken, delilik seviyesindeki donanımlara ihtiyacımız gerçekten var mı sorusunu sormak gerekiyor. Şu an bu yazıyı yazdığım bilgisayar bilmem kaç Watt güç harcayan güçlü bir işlemciye 32GB RAM’e, oyun oynamak için gelişmiş ekran kartına sahip bir dizüstü bilgisayar. Aynı yazıyı hiçbir sıkıntı olmadan 20 sene önce kullandığım Commodore 64 ile de aynı hızda yazabilirim. Basit bir Raspberry Pi ile de….

Proje yazılarında görüşmek dileği ile…