Prometheus Pikap: Cennetin Krallığının Anahtarı mı? Bölüm I

Cennetin krallığının anahtarlarımı? Bence öyle! Sonuca hemen varmak istemiyorum, sonuçta daha ilk cümlemdeyim. Birkaç yıl önce Prometheus Audio’dan George Thomsen ile tanışma fırsatım oldu ve ardından bazı okuyucular belki hatırlayacaktır, deneyimimle ilgili bir makale yazmıştım. George bu makalede de bahsettiğim gibi klasik müzik plak kayıtları ile ilgili tam bir yürüyen ansiklopedi.

Herhangi bir performansı ona sorun ve hemen uzağa bakarak size SXL numarasını o zamanların en iyisi olan Decca’da olup olmadığını ve olabilecek diğer tüm plak firmalarında olup olmadığını sayabilir. Profesyonel koleksiyoncu ve distribütörler onu sıklıkla arar ve koleksiyonculara yıllardan beri 150.000 Dolar’dan fazla plak temin etmiştir.

George’un farklı bir yeteneği daha var, çok iyi bir işçilik ustası! Nereden mi biliyorum? Uzun aylardır bana referans bir turntable inşa etmesine tanık oldum. Bunlardan birkaçını zaten kendi elleriyle yapmıştı ve bende bu el yapımı mühendislik şaheserine tanıklık edebilmiş ender şanslı insanlardan biri oldum.

Bugünün toplu üretiminin tam tersin olan bir durum. Sağlam imalat tekniklerini günümüzün teknolojim malzemeleri ile birleştirip muhteşem bir cihaz üretebilen birini takip edebilmiş olmak çok keyifli oldu. Bundandır ki bu cihazın doğumunun resimli hikayesini beğeneceğinizi umuyorum!

Herşey geçen yaz bir ahşap parçası seçerek başladı. George küçük bir miktar maun bulmuştu, bu parça Ingiltere’ye Afrika’dan 1953 yılında getirilmişti. Doğal yollarla kurumaya bırakılmıştı. Damar yapısı ve yüzey şekli gerçekten harikaydı. Bugün ahşap genellikle fırında kurutuluyor, bu çok hızlı sonuç vermesine rağmen hava ile kuruyan ahşabın kalite ve yüzey dokusunu vermiyor. Bu tip parçalar dolayısıyla çok ender ve elde etmesi zor oluyor, ancak George bu referans pikabı inşa etmeye yetecek kadar bir parça bulabildi.

Sırada rulman ve plak var. Plato yaklaşık 20Kg ve ona diğer üreticiler gibi balansını parçayı matkap kullanarak mı inşa ettiğini sorduğumda, bana eksi usül bir bakışla “hayır en baştan tasarımdan doğru üretiyorum” cevabını verdi. George çok ince toleranslarla çalışıyor. Bir insan saç telinin 2/10u kadar ince. Rulmana gelince, George aylarını formülüne çeşitli gizli yağlar ekleyerek geçirdi. İtme pedi bile endüstriyel bir sır. İşin en güzel tarafı da George formülünü bilgisayar yardımıyla oluşan bir tarifi takip ederek oluşturmadı, onun yerine her kombinasyonu dinleyerek varyasyonlarını tespit etti.

Şimdi elimizde ahşap, rulman ve plato var, peki bunlar neyin üzerinde oturuyor? Aslında milyonlarca yıl önce yaratılan bir şeyin, kayağantaş (slate). Jeolojik geçmişimizin yarattığı bu taş sonunda bir işe yarayacak, ancak ahşabımız direk onun üstünde oturmuyor, arada yine George’un sırlarından biri iki malzeme arasını insüle ediyor. Kahramansı boyutlarda birde stand’lar üretiyor George. İzolasyon sağlayacak bir malzemeyi araştırırken George üstün ses kalitesine sahip bir malzeme ile karşılaşıyor ve bu işin bir büyük bedeninde tam bir “Turntable sandwhich”in kritik bir parçasını oluşturabiliyor. Umuyorum ki şimdiye kadar fotoğraflardan üretim kalitesinin ayarlanabilir ayaklarına kadar olan kapsamı ile ilgili iyi bir fikir edinmişsinizdir. Peki şimdi plak için süper bir taşıyıcıya sahibiz!

Peki motor? George , her zamanki gibi, aylarını çeşitli motorların farkını inceleyerek geçirmiş. Örneğin AC veya DC arasındaki fark gibi noktaları incelemiş. George’a hangisini tercih ettiğini sorduğumda, elinle motoru çevirmemi söyledi ve gerçekten hiçbir pürüz hissedemedim, George gülümsedi ve “Evet” dedi, “DC motor daha iyi ve bende onu kullandım…”

Yazının ikinci bölümüne ulaşmak için tıklayınız (For English Version Click Here

Tags: