Doğrusunu söylemek gerekirse Dynaudio Contour 20’nin performansını çok merak ediyordum. Ürünün 12 yılın ardından yenilenmesi ve Excite X14’ün fiyat performans noktasındaki başarımı Contour 20’ye karşı ilgimi daha da artırıyordu. Bu yüzden Mayıs’ın ortalarında evime konuk olduğunda beklentim de o ölçüde yüksekti. Dynaudio’nun Contour 20’nin bu beklentiyi karşılayıp karşılamadığını söylemeden önce size biraz hoparlör hakkında bilgi vereyim.
Zira hoparlörde yer alan yenilikler Contour 20’nin genel performansı ya da karakteri için de ipucu niteliği taşıyor. Hoparlörün geliştirilmesinde uzun yıllardan sonra ilk kez ses mühendisleri ve tasarım ekibi bir arada çalışmış. Crossover tasarımı daha iyi bir bas cevabı almak için tamamıyla yenilenerek Mundorf kapasitörlerle güçlendirilmiş. Membranın tepkimesini artırmak için alüminyum ses bobinlerinin sarım yüksekliği yüzde 24 oranında artırılırken, iç kablolama da tamamıyla yenilenmiş. Yeni geliştirilen 18 cm genişliğindeki woofer için Dynaudio’un tiz ünitesi seçimi ise en üst serilerinde kullandığı Esotar2 olmuş. Ayrıca kabin titreşiminden kaynaklanan olumsuzluklar için sürücülerle kabin arasında 14 mm kalınlığında alüminyum bir tabaka tercih edilmiş.
Kurulumuna gelirsek Contour 20 iki hoparlör kutusu ve ayak için de iki farklı kutuyla geliyor. Kutu tasarımı için oldukça fonksiyonel bir yol izlenmiş. Kutunun yanlarında bulunan kulakçıları kullanarak kutuyu kolayca açıp hoparlöre hızlıca ulaşabiliyorsunuz. Stand 6’nın kurulumu da hayli basit. Alt ve üst tablalarını vidalar yardımıyla ana kaideyle bir araya getirmeniz el çabukluğuna bağlı olarak 15-20 dakikanızı alıyor. Bundan sonra tek bir hamleniz kalıyor. Contour 20’yi dört vida yardımıyla hoparlör ayağına sabitlemek… Toplamda yarım saat içeresinde hoparlörlerinizi dinlemeye hazır hale getirebilirsiniz.
Tamam, dediğinizi duyar gibiyim. Lafı fazla uzatmadan dinleme testlerim sonucunda edindiğim tecrübeleri sizinle paylaşayım. Bu kez farklı bir yol izleyip albüm albüm, şarkı şarkı gitmektense farklı müzik türleriyle yaptığım dinlemeler sonucundaki fikirlerimi paylaşacağım. Öncelikle Contour 20’nin pişme sürecinin vakit aldığını söylemeliyim. Öyle kutudan çıkardığınızda olağanüstü bir performans sergilemesini beklemeyin. Ona hak ettiği değeri ve saatleri verin ki o da size gerçek yüzünü gösterme imkânı bulsun.
Öyle yurt dışındaki bazı eleştirmenlerin yaptığı gibi üç-dört gün ev sinema sistemine bağladıktan sonra oturup yazı yazmaya kalkarsanız verdiğiniz tüm bilgiler yanıltıcı olur. Ve maalesef hoparlörün gelişimine tanık olduğunuzda eleştiri yazılarının pek çoğunun aceleye getirildiğini görüyorsunuz. Contour 20’nin size gerçek yüzünü göstermesi için 350-400 saati beklemeniz gerekiyor. “Bas geldi, bas gitti, biraz tiz mi çalıyor?” derken, koyu ve büyük çalan tarzı zaman içinde normalize oluyor. Bu fırsatla şunu da söylemeliyim öyle bazı eleştirmenlerin söylediği gibi hoparlör 12 metrekarelik bir alan için kesinlikle üretilmemiş. Evet, “çalıyor!” ama bu kadarlık bir alana sıkıştırmak ona yapabileceğiniz en büyük haksızlık olur. Contour 20 bas performansıyla rahatlıkla 30-35 metrekarelik salonları doldurabilecek güçte.
Bir yorum ekleyin