Bugün sizlere Franco Serblin’den ve onun son tasarladığı hoparlör olan Accordo’dan bahsetmeye çalışacağım. İsterseniz ilk önce hifi dünyasında son yıllarda hoparlör denince ilk akla gelen isimlerden bir tanesi olan Serblin’i yakından tanıyalım. Franco Serblin’in ailesi günümüzde Hırvatistan ancak o günlerde Avusturya-Macaristan topraklarında kalan küçük bir kentte doğmuşlar. İlerleyen yıllarda babası İtalya’ya taşınmış. İtalya’da faşizm’in yükseldiği dönemlerde “Srblin” olan soyisimlerini “Serblin” olarak değiştirmişler. Ailenin en küçüğü olan Franco, 1939 yılında doğmuş. Bu yıllar II. Cihan Harbinin başladığı yıllar. Eminim çok zor geçmiştir. Benim babam 1935 doğumlu. Savaş dönemini hatırladığı gibi yaşamış olduğu için bana hikayeler anlatmıştı. Rodos’ta büyüdükleri evin bahçesinde Alman işgali sırasında hava bombardımanları sırasında düşen yangın bombalarının izleri ve çukurları bizzat görmüştüm. İtalya gibi savaşın sonlarına kadar şiddetin hüküm sürdüğü topraklarda kim bilir neler yaşanmıştır! Bir şekilde aile savaş sırasında hayata tutunur ve yaşam devam eder. 1950’lerde ağabeyleri ile diş muayenesi açar. Uzun seneler ortodonti konusunda çalışırlar.
Franco Serblin’in içinde her zaman hoparlörler konusunda bir ilgi varmış ve 1980 yılında ilk hoparlörlerini tasarlayıp üretir. İlk hoparlörü Project Snail’dir. Toplamda 10 adet üretilmiştir. İlerleyen yıllarda dönemin bilinen markalarından “Cizek” için bazı tasarımlar yapar. Acoustic Research, JBL ve Altec Lansing için çalışan Roy R. Cizek tarafından kurulan bu Amerikan firması zaman içerisinde İtalya’da çok popüler olur. İlginç bir şekilde Amerika’da aradığını pazarı bulamayan Cizek, sonunda Amerika’dan İtalya’ya taşınır. 1983 yılında Franco Serblin, ilerleyen yıllarda kendi efsanelerini yaratacak Sonus Faber firmasını kurar. 1983 yılında yeni firma “Parva” hoparlörü ile meraklılara merhaba der. Ancak Sonus Faber’i Sonus Faber yapan hoparlörler 1980’ler boyunca pazara sunulur. 1984 yılında Minima, 1986 yılında “Electa” hemen ertesi sene “Electa Amator” ve ardından “Extrema” modelleri gelir. Özellikle “Extrema” zamanının en önemli hoparlörlerinden bir tanesi olur. 1990’lar ise “Guarneri Homage” ile başlar. Yine bookshelf bir hoparlördür. Uzun seneler Cremona kemanlarını inceleyen Serblin öğrendiklerini bu hoparlörde uygular ve sonuç tam bir başarı olur. İlerleyen yıllarda bu tasarım Sonus Faber hoparlörlerini etkileyecek ve firmanın tasarım imzası haline gelecektir. 2006 yılında kurduğu Sonus Faber’den ayrılır. Bu dönem konusunda çokça dedikodu var. Serblin’in bazı röportajlarında da bu süreç konusunda bilgiler olsa da, ilerleyen senelerde ismi Sonus Faber sitesinden yavaş yavaş silinir. Bu yıllarda Serblin “Ktêma” tasarımı üzerinde çalışmaktadır ve 5 senelik gelişim sürecinin ardından hoparlör kendi firması “Franco Serblin” markası ile meraklılara sunulur. Serblin’in vefat etmeden önce tasarlayıp ürettiği Accordo ise Serblin’i Serblin yapan bookshelf tasarımlarının en sonuncusu olarak hifi tarihine yazılır.
İşte bu hoparlörü Stereo Mecmuası’nda sizlerle beraber yakından tanıyacağız. Bu yazımda biraz değişiklik yaparak daha fazla fotoğraf kullanmak istiyorum. Çünkü Accordo tasarım anlamında gerçekten bambaşka bir dünyadan gelmiş gibi.. Görülmeye değer…
Aslına bakarsanız bu inceleme biraz bonus sayılır. Extreme Audio’nun sahibi Orhan Bey ile inceleme ürünü belirlerken ilerleyen günlerde yazısını okuyacağınız Devialet Phantom’da karar kılmıştık. Laf lafı takip etti, Franco Serblin’den konu açıldı ve Accordo’yu denemek ister misin dedi. Bende tabii ki deyince bir anda olaylar gelişti. Aman pek iyi oldu! Neyse biz yazımıza dönelim…
Çok özenli bir paketleme ile gelen Accordo kutuyu açar açmaz ilginç formu ile hemen dikkat çekiyor. Alıştığımız klasik dörtgen formların çok dışındaki bu tasarım insanın algısını da bir anda allak bullak ediyor. Elinden yüzlerce hoparlör geçmiş bir adam olmama rağmen bunların hangisi sol hangisi sağ hoparlör diye şüphe duyup, ürünün kullanım kılavuzuna müracaat ettim diyeyim ben size! Hoparlörün iki farklı kaplama seçeneği mevcut; ceviz ve benim elimdeki “Grey Multilayered hardwood” yani gri çok katmanlı sert ağaç. Tabii ki söz konusu ağaçlar olunca alışageldiğimiz klasik bir gri renkten bahsetmek mümkün değil. Bu rengi nasıl tanımlarım bilemiyorum. Yukarıdaki fotoğrafta görebileceğiniz üzere gri, açık ve koyu kahverengi hepsi bir arada. Başarılı bir piyano lake cila ile hoparlör muhteşem gözüküyor. Gerçekten muhteşem…
Franco Serblin tasarımlarında hemen her zaman yüksek sınıf ağaç işçiliği kuzeyli sürücülerle birleşmiştir. Tiz sürücü Ragnar Lian tarafından tasarlanmış. Zamanında SEAS için çalışan tasarımcı, Danimarkalı Mogens Hvass ile birlikte 1970’lerde Scan-Speak’e gelmiş ve yazılan çizilenlere göre Scan-Speak’in gelişmesinde çok önemli pay sahibi olmuş. 29mm’lik ipek kubbe yapılı sürücü 20 senelik bir tasarım macerasının ürünü. Yukarıda isimlerini zikrettiğim iki tasarımcı modern transducer (enerji aktarımlı) sürücülerin ortaya çıkmasında çok önemli figürler.
Mid/bas sürücü ise 150mm çağında kesilmiş kağıt konili yapıda. Scan-Speak tarafından üretilen sürücüler Franco Serblin’in tasarımı simetrik motor sistemine sahipler. Her ne kadar benzer görüntüye sahip sürücüler, bir çok markada görüyor olsa bile, bazı markalar üretim aşamasında sürücüleri kendilerine özelleştirilmiş şekilde tasarlatabiliyorlar. Her zaman yazdığım gibi dışarıdan aynı gözüken iki sürücü tamamen farklı noktalara odaklanabiliyor. Bu yüzden kağıt üzerine karşılaştırma yapmak veya fikir sahibi olmak mümkün olmuyor. İlla ki, dinlemek lazım!
Franco Serblin’in tasarımlarındaki bir diğer imza hoparlör korumalarıdır. Accordo’da da bu tasarımı görebiliyoruz. Elastik iplerden üretilen korumalar hoparlörün önünde, alt ve üste yerleştirilmiş alüminyum korumalara sabitlenmiş. Kromajlı alüminyum parçalar neredeyse birer ayna gibi parlıyor.
Hoparlörün ön kesiti bile klasik düz hatlara sahip değil. Hafif yuvarlatılmış ön panel içerisine sürücüler özel yuvalar içerisine yerleştirilmiş. Hatlar o kadar akıcı ki, aslında düz yapılı sürücüler bile sanki hafifi yuvarlatılmış gibi gözüküyorlar. Birleşim noktaları öylesine özenli ki, sürücüler neredeyse kabinin doğal birer parçası gibiler.
Hoparlörün arka bölümünde de özenli tasarım devam ettirilmiş. Arka tarafta bas refleks portu dikkat çekiyor. Hemen altında üreticinin bilgisi ve seri numarasını içeren metal plaket bulunuyor. Hoparlörün yan tarafında minik kanallar, tüm hoparlörü baştan sona geçen krem rengi katman derken çizgiler insanı kendisine aşık ediyor. Hoparlörün yan arka tarafında aşağıya doğru inen yine krem rengi bir katman bulunuyor. Bu arada bir şey dikkatinizi çekmiş olmalı. Hoparlörün arkasında bağlantı amacı ile kullanacağınız konektörler yok!
Bir yorum ekleyin