McIntosh efsanesi Stereo Mecmuası’nda. Hifi ile uğraşıp McIntosh markasını duymayan yoktur herhalde. Bu köklü markanın bir çok ürününü dinleme fırsatı buldum. Başta MC275 olmak üzere bir çok ampliyi dinledim. Tasarımlarına hemen herkes gibi bende aşinaydım. Gotik karakterle yazılmış firma ismi, mavi vu-metreleri ile hepimizin hafızasına kazınmış bir marka McIntosh. Aslında ülkemizde uzun seneler boyunca satılmasına rağmen hifi pazarımızda pek az duyduğumuz bu önemli marka, Extreme Audio bünyesine katılınca daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Aslında McIntosh markasından bir ürün test etmek gibi bir düşüncem yoktu doğrusu. Ancak Extreme Audio ile deneme ürünleri konusunda konuşurken McIntosh denemek ister misiniz sorusu gelince tahmin edeceğiniz üzere balıklama atladım ve MA5200 Stereo Mecmuası karargahına geldi. Böylesine efsanevi bir markaya kim hayır diyebilir ki. Markaya efsanevi dememin sebebini kısa tarihçesini okuyunca sanırım anlayacaksınız.
McIntosh Laboratory, 1949 yılında Frank McIntosh tarafından kuruldu. Frank McIntosh, çeşitli radyo ve televizyonlar için tasarım danışmanı olarak çalışırken, müşterileri için kuvvetli ve az distorsiyon üreten amplilere ihtiyaç duydu. Bunun üzerine Gordon Gow ile birlikte çalışmaya başladı ve ilk tasarımlara başladılar. 1960’lara gelindiğinde firma çok sayıda patent almış ve hifi ürün geliştirme konusunda Amerika’nın lider firmalarından bir tanesi olmuştu. 1967 yılında ise firma amplilerinin yanında hoparlör üretmeye karar verdi ve bunun için ayrı bir departman kuruldu. Yani sanılanın aksine McIntosh çok uzun yıllar önce hoparlör konusuna girmişti. Bu arada önemli bir bilgi olarak 1969 yılındaki efsanevi Woodstock Music Festivalinde McIntosh amplileri kullanılmıştı. McIntosh bu yıllarda çeşitli toplulukların konserlerinde boy gösteriyordu. Örneğin Grateful Dead’in meşhur “Wall of Sound”undaki devasa hoparlörleri sürebilmek için 50’ye yakın McIntosh MC 2300 solid state amplifikatör kullanılmıştı ve ampliler toplam “28,800” watt müzik üretebiliyordu. Günümüzde bazı meraklıların evlerinde ve fuarlarda gördüğümüz onlarca ampliden oluşan duvarlar aslında bir McIntosh geleneği. Firmanın kültüründe bu durum sıkça rastlanan bir durum.
1970’lerin sonlarında Frank McIntosh emekli oldu ve en eski çalışanı Gordon Gow firmanın patronu oldu. McIntosh 1970’lerde MC 2300 ve MC 2500 güç amplileri ile bir efsane haline gelmişti. Bu serilerin devam ürünleri 1990’lara kadar ortalığı kasıp kavurmaya devam etti. 90’ların başında McIntosh Japonlar tarafından satın alındı. Bunun sebebi Japonların McIntosh ürünlerine büyük ilgi göstermesi ve özellikle erken dönem lambalı amplilerin hala pazar payı olmasıydı. Firmanın yeni sahibi Clarion, McIntosh markalı ev sineması sistemleri ve araba müzik sistemleri konusuna girdi. Arkasından 2003 yılında Japon D&M Holding markayı satın aldı ve en son 2012 yılında İtalyan yatırım grubu Fine Sounds SpA, markanın yeni sahibi oldu. McIntosh markası zaman içerisindeki yolculuğunda bazı diğer markalar gibi vizyonunu kaybetmedi. Üretimi ve tasarımı her zaman Amerika’da yapılmaya devam etti ve ürünlerini bağımsız olarak üretmeye devam ettiler.
McIntosh MA5200 firmanın giriş seviyesi entegre amplisi. Eve gelen koli devasa boyutlardaydı. Yardım alarak koliyi açtım ve ampliyi Finite Elemente Pagode stand’ıma yerleştirdim. 20 kilonun üzerindeki koli ve içerisindeki ampliyi tek başınıza yerleştirmeye kalkarsanız belinizi sakatlayabilirsiniz. Baştan uyarayım. Kutuyu açtığınızda o meşhur tasarım insanı heyecanlandırıyor. Detaylara verilen özen çok belli. Ampliyi yerine yerleştirdiğimde bir sigara yakıp biraz seyrettim. Arkasından bağlantıları yapıp ampliyi açtım ve o meşhur mavi vu-metreler ışıl ışıl parlıyordu. İnsanın etkilenmemesi imkansız. Manzara muhteşem!
McIntosh MA5200 kanal başı 100W güç üretebiliyor. Oldukça sessiz bir ampli olan MA5200’ün distorsyon oranı % 0.005 olarak verilmiş. Entegre yapıdaki amplifikatör aynı zamanda bir DAC ünitesine sahip. Tasarımcılar amplifikatöre firmanın bir çok patentli teknolojisini entegre etmişler. Fazla ısınma anında amplifikatörü kapatan “ThermalTrak” teknolojisinin yanında hoparlörlerinize zarar vermenizi önlemeye yönelik devreler ile uzun dinleme seanslarında bile içiniz rahat oluyor. Bu benim için çok önemli. Kullandığım amplifikatörü sıcak yaz günlerinde devamlı kontrol ediyorum örneğin. Hatta zaman zaman benden terler akarken amplifikatörüm soğusun diye klimanın hava akışını ampliye göre ayarladığım bile oluyor. Sanırım benzer durumları okuyucularımızda yaşıyorlardır. MA5200’ü kullanırken ise içim daha rahat ve devamlı oturup kalkmam gerekmiyor sıcaklığı kontrol etmek için. Biliyorum ki, bir sorun olursa ampli kendisini kapatacak. Günümüzde giriş seviyesindeki bir çok amplide bu özellik bulunuyor olsa da, üst sınıflara doğru çıktığınızda cihazlar daha fazla ısınıyor ve firmaların bir kısmı “purist” yaklaşımları ile amplilerine bu tarz koruma önlemleri almıyorlar. Teorik olarak baktığımda tabii ki sade tasarım ses açısından daha tercih edilebilir bir durum olabilir ama yaz geldiğinde bir kabus halini alıyor ısınma sorunu! McIntosh MA5200 ile uzun saatler geçirdiğimde bile ampli yanıyor diyebileceğim bir ısınma olmadı. Özellikle yan tarafa yerleştirilen soğutucu blokların işlerini iyi yaptığını söylemem lazım.
Amplifikatörün arkasına bir bakış atalım isterseniz. Tasarımcılar giriş ve çıkışları iki yatay bölüme yerleştirmişler. Üst bölümde DAC girişleri bulunuyor. Bunların yan tarafında ise diğer McIntosh cihazlarınızı bağlayarak kendi aralarında haberleşmelerini sağlayan giriş ve çıkışları görüyoruz. Tek bir cihazı açarak tüm sisteminizi açmak veya tek kumadan ile tüm cihazlarınızı kontrol etmek gibi özellikleri kullanmak için bu girişleri kullanmak gerekiyor. Bu bölümün her iki yanında hoparlör girişlerine yer verilmiş. Hoparlör girişleri son derece kaliteli ve sağlam gözüküyor. İster banana isterseniz spade (yengeç) uçlar kullanabilirsiniz. Hatta hiçbir konektörü kullanmayıp hoparlör kablonuzu çıplak şekilde bağlayacaksanız kutu içeriğinde çıkan özel bir anahtarı kullanarak bağlantınızı gayet sıkı şekilde yapabilirsiniz.
McIntosh MA5200 amplifikatöre entegre edilmiş DAC’ın girişleri şu şekilde; 1 adet USB, 1 adet optik ve 1 adet koaksiyel olmak üzere toplam 3 adet dijital giriş.
Alt bölümün en solunda ise elektrik girişi bulunuyor. Bunun hemen yanında yukarıda görebileceğiniz, “pre-out” ve “power in” bağlantılarına yer verilmiş. Bu bağlantılar ile amplifikatörünüzü eğer bir ev sineması sisteminde kullanacaksanız bypass etmek veya “bi-ampling” yapacaksanız ek bir güç amplifikatörüne çıkış yapmak amacı ile kullanabilirsiniz. Kullanım kitapçığında olası tüm senaryolar için ayrıntı açıklama ve şemalara yer verilmiş.
Bu bağlantıların yanında 4 adet analog giriş ve MM pikap katı bulunuyor. Pikap katı standart MM iğneler ve yüksek çıkışlı MC iğneler ile birlikte kullanılabiliyor. Tabii ki topraklama için konektör unutulmamış. En sağ bölümde ise XLR girişe yer verilmiş. Benim gibi kasetçalar ve/veya makara teyp kullananlar için “tape loop”a yer verilmediğini hemen not olarak yazayım.
Cihaz ile birlikte gelen uzaktan kumanda cihazın tüm özelliklerine erişmenizi sağlıyor. Ayrıca bazı diğer özel ayarlarda kumanda üzerinden yapılabiliyor. Vu-metre’lerin ayarlanması veya kapatılması, denge ayarları, giriş çıkışların düzenlenmesi, yeniden adlandırılması gibi bir çok ek fonksiyon kumanda üzerinden yapılıyor. Tabii kim bu vu-metreleri kapatmak ister orası da ayrı bir soru! Kumanda arkadan aydınlatmalı yapıda, renk tabii ki McIntosh mavisi. Kumanda işini gayet iyi görüyor ancak tabii ki eleştirmeden olmaz, plastik yapıda. Böylesine bir amplide en azından alüminyum tarzı metal bir kumanda yakışırdı diye düşünüyorum.
Cihazın önünde ise klasik McIntosh tasarım anlayışı hakim. Cihazın ortasında açtığınız zaman ışıl ışıl parlayan McIntosh logosunun iki yanına firmanın imzası olan mavi renkli vu-metreler yerleştirilmiş. Bunların hemen altında koruma devresinin uyarı ışıkları mevcut. Alt bölümde ise solda kaynak seçim düğmesi ve hemen yanında kulaklık çıkışı bulunuyor. Kulaklık çıkışı hemen her zaman olduğu gibi standart özellikte ve bir çok kulaklığı sıkıntısız şekilde sürecek şekilde tasarlanmış. Bunların hemen sağında ise kırmızı renkli açma kapama tuşu ve ses kontrol düğmesi bulunuyor. Ön tasarımda dikkat çeken bir diğer bölüm gümüş renkli kısımlar. Bunlar ampliye şık bir dokunuş olmasının yanında eğer bir özel rack içerisinde kullanacaksanız amplinin rack’a sağlam şekilde kilitlenmesine yarıyor. Bu rack’lar hifi amaçlı kullandığımız sistemler değil tabii, cihazların sadece ön yüzünün göründüğü ve gerisinin gömüldüğü sistemler. Bu tarz yerleşimler daha çok Amerika’da popüler olduğu için bizler için çok önem arz etmiyor.
Bir yorum ekleyin